17 Aralık 2024 Salı
IVIR ZIVIR
18 Kasım 2024 Pazartesi
FAL
Bakalım ne kadarı çıkacak
Sen 2025 yılında %90 şanslı olacaksın!
2025 yılı, Başak burcu için adeta bir altın kaplama şans yılı olacak. Şansın %90 daha yüksek olacağı bu yıl, hayatının pek çok alanında büyük fırsatlar, başarılar ve mutluluklar yaşayacağın anlamına geliyor. Hem profesyonel hem de kişisel yaşamında harika gelişmeler seni bekliyor. Bu yıl, yıllardır emek verdiğin projelerinin karşılığını alma yılı olacak. Kariyer ve iş hayatında 2025, Başaklar için en parlak yıllardan biri olacak. Yaratıcı fikirlerin, titiz çalışmaların ve analitik zekânla, iş dünyasında çok başarılı adımlar atabileceksin. İş hayatında, yıllardır üzerinde titizlikle çalıştığın projelerin sonuçlarını görmeye başlayacağın bir yıl olacak. Bu projelerin sonuçları, sadece seni değil, çevrendeki herkesi de şaşırtacak. Aşk ve ilişkiler açısından da 2025 yılı oldukça şanslı bir yıl olacak. Yalnızsan, yeni bir ilişkiye başlamak için çok uygun bir zaman dilimindesin. Bu yıl tanışacağın kişi, hem duygusal hem de zihinsel olarak sana büyük bir uyum sağlayacak. Bu yıl, aşk hayatında da büyük bir değişim yaşayabilirsin. Yeni bir ilişkiye adım atarken, bu kişiyle duygusal ve zihinsel bir uyum içinde olacağın bir dönem olacak. Bu uyum, ilişkinin sağlam temeller üzerine kurulmasını sağlayacak. Öyleyse, Başak burcu olanlar, 2025 yılına hazır olun! Bu yıl, hayatınızın en parlak ve en şanslı yıllarından biri olacak. Hem iş hayatında hem de aşk hayatında büyük başarılar ve mutluluklar sizleri bekliyor.
16 Ağustos 2024 Cuma
GİDENLERDEN
14.08.2024 bugün kırpığın kızı bir şey yemedi iyice zayıfladı. Bunları yazdığım gün kırpığın kızı gelmeyeli 2 gün olmuştu sanırım o a gitti
kalbime bir çivi daha çakıldı. güle güle güzel kızım biliyorum ki mekanın cennet yabaniydin ama seni yine de sevmiştim.
bugün (16.08.2024 )sarı oğlan kursaksız annenin market kapısı arkadaşı kaza geçirmiş ön kolu kötü ve gözü kapanmıştı eve getireyim dedim olmadı.
14.08.2021 kıllı (saçaklı) 2 gündür kayıptı sonunda BİM'in içinde buldum sabah onu kurtarmak için epey macera yaşadım. sonunda kurtuldu.
02.08.2024 akşam işten çıktım olmayacak bir yerde topal ve ikinci göz kapağı yırtılmış bir yavru kedi buldum getirdim. bunu yazdığım gün durumu biraz daha iyi idi.
07.08.2024 salak oğlanım (Çinli kızın arkadaşı) kaza geçirmiş eve getirdim bunu yazdığım gün 16.08.2024 ayağı biraz daha iyi
gri oğlan 13.08.2024 den beridir yok bunu yazdığım gün 16.08.2024 tarihinde hala yoktu.
16.08.2024 sabah yemek yemeye sarı bir oğlan bebişi gelmişti benimkiler onu dövdüler inşAllah gitmez bir yere de onu da beslerim.
gece hiç uyuyamadım bugün hoşaf gibiyim. Moralim çok bozuk gece hep ağladım. kötü kötü rüyalar gördüm. kendimi film sahnesinde savaş meydanında savaşı kaybeden komutan gibiyim yanımda asker olarak ayakta kalan (sağlık) iç kanaması yok mu var mı belli değil ama ve ağır yaralı asker (iş) kaldı.atımın çektiği arabada (atım iyi Allahım) ve arabada ikiyaşlı anne ve baba kediler olmak üzere çaresiz bir şekilde nereye nasıl gideceğimi bilemiyorum. Geride ise (KAllahım) atında ve savaşı kazanan komutan olarak yanında askerleri ve güçlü ordusu ile bana bakıyor. hayatımın özeti bu sanırım
EN AZ YETERLİDİR

İnsan olarak var olmamız en büyük mucizedir. Tüm varlığı düşününün. Milyarlarca galaksiyi…
Öyle küçücük Samanyolu Galaksisi’ni bir şey zannetmeyin. Hele hele güneş sisteminin şanslı tozu yeryüzümüzü hiç!
Yaşadığımız süre hiç yıl kadardır varlıkta!
Varlığın kaotik oluşumu ve evrim süreci sonunda insansılardan insana varmıştır doğa. Biz de bu türün bugün yaşayan şanslı bireylerindeniz.
Ama en beceriklisi, en şımarığı ve en haşarısıyız da. Doğanın narsist ürünüyüz kısacası.
“Kültür, doğada olmayan ve insanlığın doğaya kattığı şeylerdir” Marks namlı filozof doğru demiş.
İşte en kötü kültürümüz de mülkiyet kültürüdür.
Hele en beteri de gelinen aşamada doğayı da mülkiyetlerine katmak isteyenlerin sermayeci çabalarıdır.
Emek sömürüsü ve ülkeleri sömürgeleştirdikleri yetemezdi. Çünkü sınırsız büyümeye mahkumdurlar bu kültürlerinin gereğidir.
Onlar doğayı sermayelerine katmaya başlamadan önce de emeği köleleştirdiler. Sömürgeleştirdikleri ülkelerde yapmadıkları zulüm, işkence, ahlaksızlık kalmadı…
O şatafatlı ülkelerini ve pek bir hayran olduğumuz yaşamlarını Afrika’da, Asya’da, Lâtin Amerika’da, Ortadoğu’da döktükleri kanlara ve yaptıkları insanlık dışı zulümlere borçludurlar.
İyi de biz onların arzularına neden boyun eğiyoruz? Propagandaları, algı operasyonlarıyla yönlendirilmemize neden kanıyoruz? Atadıkları; bizim de seçtiğimizi zannettiğimiz iktidarlarına neden inanıyor, boyun eğiyoruz?
Tüketin, daha çok tüketin, ama çok çok tüketin diyorlar. Gereksiz bir yığın nesneyi mutlaka edinmemiz, sahiplenmemiz, tüketmemiz zorunluymuş gibi davranıyoruz.
Evlerimizdeki eşyaların esirleri olmuşuz! Alıp da kullanmadığınız ne kadar çok eşyanız var değil mi? Adım attırmıyorlar, yaşanacak, kullanılacak alan bırakmıyorlar…
Dolaplarınız giymediğiniz giysilerle dopdolu değil mi? Kaç çift ayakkabınız var? Kaç spor ayakkabısına sahipsiniz?
Oysa her biri için mucizevi yaşamlarımızdan saatler, günler, aylar, yıllar veriyoruz.
Sermayeciler de bize “programlanmış tüketim” anlayışlarıyla belirli süre kullanıp atacağımız ürünlerini sunuyorlar. Biz de alarak onları büyütürken yaşamlarımızı anlamsızlaştırıyoruz.
Gezmeye, insanca yaşamaya, doğayla buluşmalara ayırabileceğimiz ömürlerimizi, onların sermayelerine ve konfor içinde yaşamalarına adıyoruz.
Gelip geçiyoruz… İşe yaramayan ve kullanılmayan eşyalar da geride çöpler olarak kalıyorlar. Kalmasalar da bir müddet sonra onlar da ömürlerini tamamlıyorlar.
Niçin vardınız? Yaşamınızın anlamı neydi? Ne gördünüz, ne yaşadınız?
Tükettiniz hep tükettiniz! Onların sermayelerini büyütmek ve konforlu yaşamaları için yaşamınızı çöpe attınız!
En az ile yetinmeyi bilmek gerek. Yaşamak için gerekli olan kadarıyla…
Emeklerimizi nitelikli ve özgür yaşamlarımız için harcamalıyız.
Yaşamlarımızı anlamlı kılar bu. Sade ve onurlu yaşamlarımız olur. Eşyalarımız değil biz değerli oluruz; beğenilen eşyalarımız değil biz oluruz.
En önemlisi doğaya döner, doğal yaşarız. Eşya edinmek, mal mülk sahiplenmek için değil de anlamlı ve özgür yaşarız.
Gerçek dostlarımız olur; az ve öz…
Yoksa ömrümüz sermayedarların tutsağı olarak ve borç ödeme çabalarımızla heba olur gider…
En azla yetinebilmeli ve doğallaşmalıyız! Bu saygınlık ve özgürlüktür de…
Alıntıdır. Ertuğrul Barka
12 Temmuz 2024 Cuma
BAZEN BAZEN
Her sabah uyandığımda Allah'ıma şükrediyorum bana verdiği sağlık için rızık için ve kedilerimi besleyebildiğim için, yine sabah uyandım şükür ettim. Günlük rutinimi bitirdim işe gittim ve akşam dönerken mezarlıkta kuşlara su ve ekmek veriyorum yine şükrettim ve dedim ki Allah'ıma şükürler dedim ve kendi kendime acaba benim iki Allah'ım mı var? birisi beni seviyor iyi niyetle koruyup kolluyor üzmemek ve incitmemek için çabalıyor ama diğer Allah'ım ise beni ezmek üzmek için çabalıyor beni üzdükçe seviniyor mutlu oluyor o güçlü Allah'ım çünkü diğer Allah'ım ona söz geçiremiyor.
29 Nisan 2024 Pazartesi
:(:(:(
Kursaksız annemi belediye kedileri toplayınca götürmüş garibim en son marketin önünde görmüştüm sanırım 20 nisan 2024 cumartesiydi yada 22 nisan 2024 pazartesi o zaman eczaneye gitmiştim keşke eve götürseymişim
çinli kelebeğim 20 nisan 2024 cumartesi dışarı çıkardım oğlanla beraber oğlan geri geldi ama o gelmedi halbuki ben tam tersi olur sanıyordum.
27-28 nisan 2024 cumartesi pazar günleri sınavlarım vardı du bakalım ne gelecek
Sınavlarım çok şahane geçti hepsinde çok iyi not aldım.
şimdi final sınavlarım var 01-02 haziran 2024 cumartesi pazar
Zahide türküsü gibi yine bir laf duydum kırıldı belim misali bende final sınavı öncesi müdür sekreteri istemiyor bunu değişin demiş beni alırlar diye çok korkuyorum.
23 Nisan 2024 Salı
GİDENLERDEN
Cumartesi günü 20 nisan 2023 Çinli kız ve oğlanı dışarı salmıştım. ilk defa çıktıkları için ben oğlan kaybolur kız geri gelir sanmıştım ama tank tersi oldu Çinli kız gitti oğlan kaldı
birde 23 nisan günü galiba market önündeki kedileri toplamışlar benim anne kedi kursaksız o da oralarda oturuyordu onu da götürmüşler
ne diyeyim artık isyan etmeye de gücüm ve takatim kalmadı çöktüm :(
2 Nisan 2024 Salı
SEÇİM GEÇİM
31 Mart Yerel ve Mahalli seçimlerinde memur üye olarak görev aldım. Ömrüm boyunca çalışıyorum bu sene ilk defa görev aldım. Şükür diyeyim. herkes gözümü korkuttu şöyle zor şöyle stresli yapamam edemem diye bende dedim bir kere de ben damdan düşeyim nasıl bir şeymiş öğreneyim diye hiçte korktuğum gibi değilmiş iyi ki yapmışım dedim sonra kendime benim için değişik bir gün ve tecrübe oldu.
annem düştü gözünü morartmış iyiki bir yerini kırmamış babamın sağ tarafında his kaybı var Allahım onlarıda benide perişan etme
27 Mart 2024 Çarşamba
YAŞLILIK
Kim demiş?
Unumuzu elemiş,
Eleğimizi asmış iken,
İki otuzu devirip,
Altmışını aşmışken,
Feleğin çemberinden
Yüz akıyla geçmiş ,
Derdi kederi,
Tam ardımıza atmışken,
Nereden çıktı bu yaşlılık?
Oysa biz
Emek verip,
Hesap verip,
Bin bir zorlukla
Hayattan yaş aldık..
Kim demiş yaşlandık?
Gönlümüze girip baksalar,
Ruhumuza hâl-hatır sorsalar,
Saçımızdaki akları
Yaşanmışlıktan saysalar,
İçimizdeki çocuğu görseler, Ahhh bunları bir bilseler..
Çocuklar büyümüş,
İşler görülmüş,
Bitmiş çoluk-çocuk,
İş-güç kaygısı,
Geriye yaşamak kalmış,
Sahi kim demiş?
Bizler yaşlanmışız!
Bedelini ödeyip,
Hayattan yaş almışız...
21 Mart 2024 Perşembe
6 Mart 2024 Çarşamba
BİR YIL-GEÇMİŞ
28 Şubat 2024 Çarşamba
HAYAT DÖRT İŞLEM
İçimde kırılıp dökülenin haddi hesabı yok azizim.
Bırak hal hatır sormayı,
bana toplamayı öğret!.
Ya da çıkarmayı,
ne bileyim, olmadı çarpmayı,
bölüp parçalamayı.
İki acı, bir acı daha kaç eder?
Kederin baş edilebilir kat sayısı kaçtır?
Hüznün karekökü nasıl alınır?
Ya da filizlenen umudu yeşertmenin en kısa yolu ne?
Sağlaması var mıdır hayatın?
İnanmak, sevmek kaç ömür eder?
bir omuza kaç baş düşer ?
Ya da
Deki sevdik!
Kaç zaman sürer sevmek?
Cevap vermekte acele etme
Zor konular bunlar, biliriz
Hayalleriniz bitebilir...
Yüreğiniz incinebilir.
Umudunuz yara alabilir.
Ama hiç bitmez umut...
Kendini onarmayı başarır bi şekilde
Nefes aldığımız müddetçe, umudu taşırız yüreğimizde.
Dünler bizden çok şey götürse de,
Gözümüzü açtıysak yeni bir güne,
Yaralıda olsa sarıl umuduna.
İyileştir onu sabırla, şükürle.
Güven sevmenin gücüne...
...
Umut belki gelecek sayfadadır
kapatma kitabı...!
Cemal Süreyya
27 Şubat 2024 Salı
SİL GİTSİN
40 YAŞINDAN. SONRA HAYATINIZDAN
Silinecek Kişiler Listesi
1- Sen aramayı, yazmayı bıraktığın an
bakarsın ki o aramıyor, yazmıyor.
Bütün ilişkiyi sen devam ettiriyorsun...
SİL GİTSİN
2- Bir insandan bir şey öğrenemiyorsan,
o insan gereksizdir...
SİL GİTSİN
3- Başkalarının sırlarını sana anlatan senin sırlarını da başkalarına anlatır...
SİL GİTSİN
4- Tartışmayı bilmeyen, dinlemeyen,
kendi fikrini dayatan insanla konuşacak
bir şeyin yok...
SİL GİTSİN
5- “Yoğunum” kelimesini ağzına sakız etmiş, sürekli zamansızlıktan dem vuranı...
SİL GİTSİN
Unutma!. Zaman hiçbir zaman bulunmaz, yaratılır…
6- “Ben buyum” deyip sıyrılan insanla asla anlaşılmaz...
SİL GİTSİN
7- Saatlerce kendi derdini anlatıp durur, bencillikten burnunun ucunu görmez...
SİL GİTSİN
8- Ne yaparsan yap gülmez. Bazıları mutsuzluktan beslenir...
SİL GİTSİN
9- Senden alır, alır, alır… Vermeye gelince beklentisiz sevgiden dem vurur...
SİL GİTSİN
Değer veriyorsan değer görmelisin.
Aksi aptallıktır…
10- Kendi yapamadığı için senin başarılarını küçümser. Hatta dürüstlük adı altında kıskançlığını kusar. Sıkma canını, onun derdi kendi acizliğiyle...
SİL GİTSİN
11- Hayallerini dinlemeyenleri, acını ve mutluluğunu paylaşmayanları...
SİL GİTSİN...
26 Şubat 2024 Pazartesi
KARADIR ŞU BAHTIM KARA
Yine sevmediğim ve istemediğim haberler alıyorum. Üzülüyorum. Tıpkı kedilerin kendi poposunu yalaması gibi hayat hep bana kendi popomu yalatıyor. :(
Bu sıralar yeni işe başlayanlar geliyor onları gördükçe çalı benim önümde tıngır mıngır ilerliyor.
14 Şubat 2024 Çarşamba
14 ŞUBAT ANLAM YÜKLEMEK BİLE ANLAMSIZ
12 Şubat 2024 Pazartesi
VAR MI BÖYLESİ
Yemek yaparız beraber.
Bakarsın ocakta unutur, yakarız.
Suçu birbirimize atarız.
Çamaşırları birlikte asarız.
Ben mandalla burnunu sıkarım sen ağlıyormuş gibi yapıp beni kandırırsın.
Kalan mandalları aşağıdan geçen adamın kafasına atıp içeri kaçarız.
Sen gitar çalarsın ben mızıka.
Mutlu oluruz.
Sen finans yaparsın ben borsa yaparım..
Sen kurabiye yaparsın, ben kahve hazırlarım, sohbet ederiz, kitap okurum sana.
Sen şarkı sözleri söylersin ben ıslık çalarım. Dans ederiz.
Ben senin fotoğrafını çekerim sen benim resmimi yaparsın.
Lunaparka gideriz birlikte, pamuk şeker alırız, atlı karıncaya bineriz...
Benimle yaşlanır mısın ??
10 Şubat 2024 Cumartesi
ÇAY VE BİRAZ BİRAZ
Hobilerim .❣️
çay ☕️ İçmek.🤗
.
Fobilerim .
çay ☕️ içememek.😒
En sevdiğim spor
çay ☕️Toplamak 😊
.
Issız bir adaya düşsem
Yanıma alacağım 3 şey. .😁
.
çay ☕️.
Çaydanlık .
Su.
En sevdiğim eşya ve hediyelik .
çay ☕️ Bardağı (ince belli)😊
Ezbere bildiğim tek şarkı. .
Kadifeli gelin caydanmı geçtin.🌹🙈
En büyük hayalim .
Közde veya odun ateşinde çay ☕️ İçmek.
En sevdiğim insan türü .
çay ☕️ seven herkes.
8 Şubat 2024 Perşembe
YORULMAYI YORUMLAMA
Herkes bir yerlere " yoruldum " yazıyor,
7 Şubat 2024 Çarşamba
BU BENMİYİM
Kendi özgürlüğün için her şeyi yapabilirsin ama sevdiklerini geride bırakmakta da zorlanıyorsun!
Özgürlüğünün peşinden giden bir ruhun var, kendi dünyanda dilediğince dolaşmayı ve yaşamın sunduğu her türlü deneyimi kucaklamayı seviyorsun. Bağımsızlık, senin için bir yaşam tarzı, belki de bir sanat. Kendi düşlerini, kendi hedeflerini belirlemeyi ve kendi yollarını çizmeyi seviyorsun. Kendi düşüncelerinle baş başa kalmayı, kendi sesini dinlemeyi ve kendi hikayeni yazmayı seviyorsun. Fakat, özgür ruhunun yanı sıra, kalbinde sevdiklerine karşı derin bir bağlılık ve sevgi de var. Onları geride bırakmak, onlarsız bir hayat düşünmek seni zorluyor. Ailen, dostların, belki de bir sevgilin... Onların yanında olmayı, onlarla güzel anılar biriktirmeyi ve onlarla yaşamın tatlı telaşını paylaşmayı seviyorsun. Bu yüzden, bazen özgürlüğün ve bağımsızlığın ile sevdiklerine olan bağın arasında kalıyorsun. Bu karmaşık duygularla başa çıkmak kolay olmasa da, bu senin hikayen, senin yaşamın. Ve belki de bu karmaşa, seni sen yapan şeydir. Kendine zaman ayırmayı seviyorsun, çünkü bu senin özgürlüğün. Ama aynı zamanda, sevdiklerini geride bırakmakta zorlanıyorsun, çünkü onlar da senin hayatının ayrılmaz bir parçası.
6 Şubat 2024 Salı
ARAFTAYIM
5 Şubat 2024 Pazartesi
KÜÇÜK BİR ŞEY
Otobanlar yol değildir.
Çünkü yolların hikayesi olur.
İçinden geçtiğin köyleri,
Su içtiğin çeşmeleri,
Ağacından yediğin meyveleri olur..
Acelesi olup da,
hikayesi olmayanlarındır otoban.
Birkaç saat erken çıkıp,
Dağ tepe yol hikayelerini yaşayanlardır gerçek zenginler.
Otoban fakirdir...
KEŞKE ÖYLE KOLAY OLSA
Can Yücel ne de güzel söylemiş...
Kulpu kırık fincanları,
Zayıflayınca giyerim’ kotunu,
Son 5 aydır giymediğiniz kıyafetleri,
Arka balkona tıkıştırdığınız, bir gün yüzünü yenilerim pırıl pırıl olur dediğiniz o sandalyeyi,
Dibi kararmış tencereyi,
Taşındığınız hangi evden kaldığı, hangi kapıyı açtığı artık meçhul olan o anahtarları,
Sırf genç ve güzel çıkmışsınız diye yanınızda o hiç sevmediğiniz tiple poz verdiğiniz fotoğrafı,
Çekmecenin dibindeki müzik kasetlerini
ATIN
Ohh bir ferahlayın bakalım. Tamam mı?
Şimdi ihtimalleri atın.
‘Olacaktı, son anda olmadı’ları atın, olmamış işte.
Takılıp kaldığınız o günü,
Düşünüp durduğunuz o lafı.
ATIN
Küstüğünüz için uzun zamandır görmediklerinizin aklınızda kalan son görüntüsünü,
Alındıklarınızın, gücendiklerinizin hiç umurunda olmayan o ‘olayı’
ATIN
O hiç beceremediğiniz yemeğin tarifini,
Kestiğiniz eski gazete küpürünü,
İçinizi kemiren o ukteyi
ATIN
Zamanı gelince yiyeceğiniz soğuk intikam yemeğini de dökün.
Soğuk yemeğin hiç tadı olmaz.
Cevabı olmayan soruları
Kaçırdığınız fırsatları
Atıldığınız işleri
Beceremediğiniz ilişkileri
Kişisel gelişim kitaplarını
ATIN
Arkanızdan konuşanları,
Önünüzü kapayanları,
Alamadığınız terfiyi,
Oturamadığınız evi,
‘Şimdiki aklım olsa’ları
Aldığınız en kötü karneyi,
Hatta en iyi karneyi,
Çalışmayan saatleri,
İşe yaramayan fikirleri,
Kaçan trenleri,
Zamansız yaşlandıran dertleri,
‘O gün’ olanları,
Halının altına süpürdüklerinizi,
Dolabın dibine iteklediklerinizi
ATIN
Mutluluk sizi bulacaktır..
Alıntı 🕊🌿
1 Şubat 2024 Perşembe
26 Ocak 2024 Cuma
KAR VE DUA
22 Ocak 2024 Pazartesi
ÇABAMIN KARŞILIĞI
19 Ocak 2024 Cuma
18 Ocak 2024 Perşembe
LAF OLSUN
Seven sevdiğine kırılınca..
Sitemini dile getirirken..
Kendini suçlarmış..
Sana ne ettimde böyle oldu..
Gurban olduğum derlermiş..
Onlarında dediği gibi...
Yel essin kokun gelsin.
Yeterki canın sağolsun gurban olduğum.
Sığınmak için huzura
Günün akşama
Düşlerin uykuya ihtiyacı vardır
Ve umutların yeniden yeşermesi için sabaha...
Sonra bırakıp gidiyoruz öylece...
Hiç bir şey söylenmemiş...
Hiç bir şey yaşanmamış...
Hiç sevmemiş gibi...
Bazen Sadece Yorgun Oluyor İnsan.
Ne Küs,
Ne Yalnız,
Ne de Aşık.
Cemal SÜREYA
15 Ocak 2024 Pazartesi
YENİ HAFTA
Yeni hafta soğuk ve kuru ayaz her zamanki gibi, kalk kedileri doyur azık hazırla koştur koştur gel , kendimi hamster gibi hissediyorum sürekli koştur koştur hayattan hiç bir lezzet ve tat alamıyoruym.
12 Ocak 2024 Cuma
ÇOK KARIŞIĞIM
Hafta sonu sınavlarım var. O kadar çalışmamın karşılığı ne olacak bakalım, hayat her zaman bana kazık atmaya meraklı dur bakalım bu sefer nasıl kazık atacak;
11 Ocak 2024 Perşembe
LAF OLSUN
Acılar insanı daha güçlü kılar dediler,
Başladık her şeye eyvallah demeye;
Gidene eyvallah,
Yorana eyvallah,
Kırana eyvallah...
Yerden yere vurana eyvallah dedik...
Ne çok alttan aldık her sözü,
Ne çok tahammül ettik.
Güçlü olalım derken,
Suçlu olduk.
Göz ardı edildik.
Velhasılkelam;
Hüzne hüküm giydik...
Suratlarımızla beraber,
Yüreklerimizi de idam ettik.
Biz kendimize yazık ettik....
KURAN'IN ORİJİNALİ NEDEN YOKTUR?
Kur'an gökten kitap şeklinde inmemiştir. Muhammed'in eline iki kapak arasında verilmemiştir. Bugün bildiğimiz Kur’an kitabını Muhammed GÖRMEMİŞTİR bile !!
■Sözde ayetler, hafızlar tarafından ezberlenmiş, yaprak, tahta ve deri parçaları üzerine yazılıp, sandık ve depolarda saklanmıştır. (Halbuki o dönemde kağıt vardır.) Muhammed ayetlerin toplanıp kitaplaşmasını istememiştir. Vasiyet de etmemiştir! Allah da Muhammed’e, sözde indirdiği sözlerin, kitap haline getirmesine dair bir ayet indirmemiştir. Kur’an’da da böyle bir ayet yoktur! Allah ve peygamberi, Kur’an’ın kitaplaşmasını istemediler mi yoksa düşünemediler mi? İsteselerdi bunu açıkça ayetle sabit kılarlardı.
■Ayrıca Tevrat ve İncil’de de kitaplaşmasına dair bir ayet yoktur. Ama hem Tevrat’ta hem de İncil’de korunacağına dair ayet vardır.
Kur’an, 22 yıl 3 ayda, Muhammed'in ihtiyaç hissettiği ve indiğine ASLA kimsenin şahit olmadığı zamanlarda, Muhammed'in menfaati ve şartları doğrultusunda, zaman zaman ağzından çıkan KİŞİSEL VE TARİHSEL sözlerdir.
■Ebu Bekir, işte bu sözde ayetleri, Muhammed Haziran 632’de öldükten altı ay sonra, Aralık 632’de Yemame savaşı ve öncesinde, hafız ve sahabelerin 500 ila 700 kadarının öldürülmesi ve Ömer’in teklifi üzerine ilk kez Mushaf halinde toplattırdı. Ömer, Ebu Bekir'e fikrini söylediğinde, Ebu Bekir “Peygamberin bile yapmadığı bir işi ben nasıl yaparım?” demiştir. Ancak Ömer’in baskısı ile ayetlerin toplanması aşamasına geçilmiştir.
■Ömer Ağustos 634’de halife olduğunda, Ebu Bekir’in toplattığı mushafları yaktırdı! Ömer, Zeyd ibn-i Said ve otuz kadar ilk nesil hafızdan oluşan ekip, ayetleri kendilerine göre yeniden derleyip toplayıp, düzenleyip 640-642’de mushaf haline getirdiler. Yani Muhammed öldükten en az 8-10 yıl sonra.
■Osman da Ömer’in derleyip toplattığı bu mushafları yaktı, yok etti! Yine Zeyd ibn-i Said ve otuz kadar ikinci nesil hafız ayetleri yeniden kendilerine göre mushaf haline getirdiler. 654 yılında, Muhammed'in ölümünden 22 yıl sonra bu mushafı üç suret halinde Kur’an olarak yazdılar. Bu arada Osman, Ayşe'deki orijinal, ilk derlenen Kur'an’ı iptal etmiş, bazı ayetleri Kur’an’a dahil etmemiştir! Emevi halifesi Mervan Muhammed’in dul eşi Hafsa’ya emanet edilmiş olan özgün Kur’an metnini yakıp ortadan kaldırmıştı. Bu son Kur'anların yok edilmesi Mervan’ın oğlu Abdülmelik’e Kur'an'da istediği değişiklikleri yapmak fırsatı verdi.
■Emeviler 661 de iktidarı ele alınca, bu kez de Muaviye, Osman’ın yazdırdığı Kur’anları toplatıp yaktırdı!. Hatta Sıffın savaşında, Kur’an yapraklarını, savaşçıların mızraklarının uçlarına taktırıp kullandı.
Emevi halifesi Yezit, 684’de ve Haccac 693’de Kabe’ye iki defa ordu gönderip, Kabe’yi mancınıklarla yakıp yıktılar.
👉 Bu arada Osman döneminden kalan, son ayetleri ve Kur’anları da yaktılar, yok ettiler.
120 yıl boyunca İslam, Kur'ansız olarak 3 ve 4ncü nesil üç beş hafızın bildikleri kadarı ile yaşandı.
~~~
“Kur’an’ın farklı versiyonlarından zıtlıkları kaldırmak bahanesi ile sesli harfler ile fonetik işaretler sokularak, HACCAC bizzat metinlere eklemeler ve önemli değiştirmeler yaptırdı. Ebubekir, Ömer ve Osman’ın, Kur’an’ın metinlerinde yaptıkları değişiklikler, kişisel ya da kuramsal nedenlerdendi.
Emeviler tarafından yapılan değiştirmeler ise siyasal, hanedanlık ve sömürgeci yayılmacılık nedeniyledir. Kur’an’daki değişiklikler, İslam inancına daha farklı bir hüviyet vermek, özel olarak Arap yazısını desteklemek, Arap milliyetçiliğini korumaya almak ve Arabizm/Arapçılık eğilimlerini desteklemek için gerekli görüldü. Böylece Arap halkının dinsel ve kültürel egemenliğini tam yerleştirmek, İslam’ı, Hristiyan ve Museviliğe üstün tutup farklı seçkin bir din olarak sunmak amacıyla Kur’an’ı bu değişiklikler için araç yaptılar.”
■Abbasiler 750 yılında iktidara geldiler. Abbasilerin kurucusu Ebu’el Abbas Seffah, 753 yılında önceki yazılı kaynaklar olmadan, ayetleri, 3 ve 4ncü nesil 20 hafızın ezberine dayanarak mushaf haline getirdi. İşte o Mushaflar, bugünkü Kur’an’ın taslağını oluşturdu!
Beşinci Abbasi halifesi Harun Reşit, Kur’an’ı yeniden yazmak için bir ekip hazırladı. Bir süre Mushaf üzerinde çalıştılar. 788 yılında taslaktaki sure ve ayetleri 5 ve 6’ncı nesil, hafız ezberine dayanarak yeniden kendilerine göre sıraladılar.
793’DEN İTİBAREN BU GÜNKÜ KUR’AN’I YAZIP ÇOĞALTTILAR. Bu nüshalar Mekke, Medine, Mısır, Şam, Yemen, Cezayir, İran ve Türkmenistan bölgelerine gönderildi. Bu Kur’anların orijinalleri yeryüzünde YOKTUR!
👉802 yılında yazıldığı söylenen Kur’an Özbekistan-Taşkent müzesindedir.
Topkapı Sarayındaki Osman’ın Kur’an’ı dedikleri, 1650 yılı yazımıdır! Yani orijinal değildir!
👉MUHAMMED 632 yılında ÖLDÜ. BUGÜN KULLANILAN KUR’AN İSE 793 DE KİTAPLAŞTIRILDI.
■ARADAN GEÇEN 161 YILDA NELER YAŞANDI, NELER OLDU?
BEŞ KEZ YAKILDI, ALTI KEZ YENİDEN YAZILDI!
ALTI NESİL SONRA HAFIZLARIN EZBERİNE, EMEVİ VE ABBASİ HALİFELERİNİN İSTEĞİNE GÖRE SİYASİ VE TOPLUM DİZAYNI İÇİN YAZILAN KİTAP İÇİN SEN KALK “KUR’AN BOZULMADI” DE!
BUNA DA İNANMAMIZI BEKLE!
Dün ne yediğini hatırlamayanların; Muhammed'in ilk sözlerini de hesaba katarsak, 183 yıl sonra ne söylendiğini, aynı kelime ve anlam ile ekleyip çıkarmadan, altı nesil sonra hatırlamaları ve aktarmaları mümkün müdür?
İnsanların bu sözleri aktarırken nefsinin, mantığının, kişisel düşüncelerinin ayetlere karışmadığını söylemek mümkün müdür?
Aynı zaman ve kişi silsileden gelen hadisler için “zamana, akla, vicdana, bilime, aykırı ve bozulmuş” diyeceksiniz ama beş kez yakılan yok edilen, altı nesil, 183 yıl sonra yeniden yazılan Kur’an için bozulmamış diyeceksiniz öyle mi?
■Hadis dedikleriniz de Muhammed'in ölümünden 180-250 yıl sonra kaleme alınmıştır.
Günümüzde de İslam dünyasında 30 farklı Kur'an vardır. Bunların 6 tanesi farklı İslam coğrafyalarında kullanılmaktadır. Kur'an halen günümüzde sürekli değiştirilmekte, tahrif edilmektedir!
Ocak 2020’de Suudi Arabistan fetva heyeti Kur’an’daki 300 ayeti günümüze uyarlamış ve değiştirmiş, bunu da resmen açıklamıştır !!
■ Ülkemizde hem de bizzat Diyanet eli ile, müfessirler eli ile Kur’an değiştirilmektedir. Nasıl mı? Tercümelerdeki parantez içi kelimelere bakınız. Bu kelimelerin hiçbiri Kur'an'da yer almaz, bu kelimeler müfessirlerin eklemeleridir.
Sanki Allah derdini anlatamamış da kulları, “Allah öyle değil böyle demek istedi” diye Allah'ı düzeltiyorlar. Hem meal hem de tefsirlerde; ayetlerde yer almayan kelime ve anlamlar kullanılır! Kullanılan bu kelime ve anlamlar Arapçasında yer almaz.
(Alıntıdır)
8 Ocak 2024 Pazartesi
OLMADI OLDURAMADIM
1 Ocak 2024 Pazartesi
YENİ YIL(MIŞ)
Yeni yıl gelmiş(miş) artık ne yıllardan ne de mevLadan bir beklentim kalmadı kalamadı içimdeki bütün heves umut yada her neyse hepsi öldü sadece yatıyorum kalkıyorum işe gidip geliyorum kedileri besliyorum annemi dinliyorum babamı dinliyorum herkesi dinliyorum. tıpkı yaşayan ölü gibiyim hiç bir şeyden tat alamıyorum. ne huzurum kaldı ne başka bir şey sadece bil istedim.