Elif Şafak'ın romanlarını seviyorum. Okurken insanı kavrayabilen bir yazar baa göre bu kitabıda diğerleri kadar güzel ve kendisini okutan cinsten kitapta hoşuma giden yerleri buraya alıntılıyorum.
"Şu hayatta en köklü alışkanlıklar terk edilebilir, kişilik bozuklukları düzeltilebilir, en sıkı dostluklar tavsayabilir, hatta bağımlılıklar bile aşılabilirdi, ama belki de değiştirmesi en zor şey insanın bir yere duyduğu aidiyetti. Neden aynlamıyorduk kanıksadığımız sokaklardan, şehirlerden, tekrarlardan? Bizi mutsuz etse bile yaşadığımız mekân, niçin bırakıp gidemiyorduk uzaklara? Bilinmeyene?"
"kimi kadınlar güzelliğini taşımayı da, yaşamayı da beceremez nedense,"
"Düşününce ne tuhaftı aslında; anlar akıp gider, yürekler katılaşır, bedenler yaşlanır, yeminler unutulur ve en güçlü inançlar bile sarsılırken, gerçeği iki boyutlu temsil eden ve dolayısıyla yalandan ibaret olan bir fotoğraf hiç değişmeden kalabiliyordu, sonsuz bir sadakatle."
"Ben galiba hep araftayım Belki de aynı anda çok fazla şeyi düşünüyor ama hiçbirini tutkuyla istemiyorum"
"Ben Tanrı’yı hangi gözle görürsem Tann da beni o gözle görür, öyle diyor Eckhart. Şayet ben Tann'ya katı bir şekilde yaklaşırsam, O da bana kaldıkla yaklaşır. Ben Tanrı’yı sevgiyle görürsem, O da beni sevgiyle görür. Benim gözümleTanrinm gözü Bir."
"Kader, bahisleri sürekli artıran çılgın bir kumarbazdı."
"İnsan hangi noktada suça ortak olurdu acaba? Aktif şekilde içinde rol aldığında mı, yoksa pasifçe bilmezden geldiğinde mi?"
"Beşer tuhaf mahluktu. Utanca ve yüzkarasına bile uyum sağlayabilen."
"Kader, kılavuzluğuna razı olanları ellerinden tutup yönlendiriyordu; kendisi gibi, ona direnenleri ise zorla sürüklüyordu."